ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

ÇEMİŞGEZEK

Tunceli'deki yeri
Ovada başta arpa, buğday olmak üzere tahıl ve soğan yetiştirilir. Eskiden az miktarda mahlut ve darı da ekilirdi. Son yıllardaki istatistikler bu tahıl türlerinin artık ekilmediğini gösteriyor. Vadi tabanında meyve ve sebzecilik yapılır. Ceviz ve fıstık üretimi önemlidir. Merkez ilçede toprağın kısıtlı olması sebebiyle sebze üretimi de bireylerin kendi ihtiyacı kadar düşünülür. . Bunların yanı sıra meyvecilik dalında Çemişgezek ilçesi kendi ihtiyacını karşılar. Merkez ilçe ve yakın köylerinde dut başta olmak üzere elma, ceviz, ve diğer bölgesel iklime yatkın meyveler üretilir. Kurutularak kış ayları yenen dutu Çemişgezek'in simgesi durumundadır. Çemişgezek çevresindeki köylerinde dikili alanlar arasında bağcılık da yapılır.2000 yılından sonra ilçe merkezi başta olmak üzere bağcılık daha yoğunluk kazanmıştır… Ağaç sayısı bakımından badem, armut, elma, ceviz ve dut daha fazladır.Kuru sebzelerden patates ve soğan yetiştirilir .
Büyük Selçuklu Devleti’nin Kuruluş Tarihi olarak kabul edilen 1040 yılı ile 1071 Malazgirt Meydan muharebesi arasındaki 30 yıl gibi kısa sayılabilecek bir zaman diliminde Selçuklular,merkezi Asya’daki kat’i hakimiyetlerini hızla Ön Asya, Orta Doğu, Azarbaycan ve Kafkasya’ya ulaştırdılar.Bu bölgeler Müslümanlarla bölgenin daha önceki hakimi olan Hıristiyanların uzun yıllar kanlı mücadelelerine sahne olmuştur. Kafkasya’da Gürcü, Ermeni ve Hıristiyanlarla karşı karşıya kalan Selçuklu komutanları, bölgedeki Bizans hakimiyetini kırarak önce Aras Vadisini takiben Kuzey Doğu Anadolu’ya sarktılar.Kars, Ağrı ve Erzurum yöreleri hızla fethedildi.Malazgirt ten önce Yukarı Fırat Havzasına ulaşan Türkler, zaferden sonra Doğu Anadolu’da fetihlerde üstün 
başarıları olan komutanlara “İkta” olarak verilen bölgelerde saltanata bağlı beylikler kurdular. Bunların ilki Ebul Kasım Saltuk’ a ikta olunan “Saltuklu Beyliği”dir. Erzurum ve çevresini içine alan ve uzun yıllar Çemişgezek’te de hükümran olan bu beyliğin kurucusu Emir saltuk II,Selçuklu soyundan gelen bir kahramandır.Daha önceleri, Selçukluların ilk kuruluş yıllarında Mavera-ünnehir, Gazne ve Horasan’ın fetihlerinde üstün başarısı temayüz eden bir kahramanın soyundan gelen Emir Saltuk II Anı ve Kars dolayları ile Büyük sultan Alparslan’ın takdir ve teveccühünü kazanarak kendisine ikta olarak verilen bu bölgede emir Saltuk II Doğu Anadolu’da ilk Türk Beyliğini kurmuştur. 1072-1202 yılları arasında Erzurum merkez olarak kurulan bu beylik bütün Yukarı Fırat Havzasında hüküm sürmüş ve bölgenin Türkleşmesinde en etkin amillerden biri olmuştur.Murat Nehrine kadar bütün 
“Çemişgezeklilere Kahta’nın akibetinden ve nasıl teslim olduklarından ve imdatlarına gelen Şam Ordusu’nun ne suretle imha edildiğinden bahisle, tehdit yollu sözler söylemek ve hikayeyi onlara anlatmak üzere ve Çemişgezek Kalesi’ni teslim etmesi için bir elçilik heyetini kale komutanlarına gönderir.Elçiler kale komutanına ulaşamadan kaleden yağmur gibi oklar yağmaya başlar. Bu heyet her ne kadar Biz Elçiyiz sizinle görüşmek üzere geliyoruz dediler ise de aldırış edilmedi. Elçiler mecburen geri döndü. Emir Esidüddin bunun üzerine “Madem ki onlar söz kapısını kapadılar, bizim için cenk yolunu açmak yaraşır” dedi.Emir Esidüddin derhal mancınıkların kurulmasını emretti.Kale kapısında uzun bir mücadele başladı.İlk günkü şiddetli çarpışmalar şafak vaktinden gece karanlığı basıncaya kadar mancınık ve oklarla devam etti. Muhasara bir hafta geceli gündüzlü devam etti.Muhasaranın 8.günü , her birinin içinde 10 muharip ve kenarlarında okların geçebilmesi için delikler açılmış bulunan 10 demir sandık mağaranın üzerinden aşağı sarkıtıldı. Sandıklarda siper almış muharipler bulutlardan yağmur yağdırır gibi mağaranın içine okları yağdırdılar.
Cumhuriyet döneminde Çemişgezek yöresinde yaşanan en önemli gelişme 1926 yılında başlayan Koçuşağı ayaklanmasıdır. 7 Ekim 1926 tarihinde başlayan bu isyanda Çemişgezek civarında yoğun çatışmalar yaşanmıştır. Koçuşağı ayaklanmasını bastırmakla görevli Albay Mustafa Muğlalı önce Çemişgezek ve köylerinden özellikle, Koçolu Bölgesi ile Ulukale ve Şavak aşiretlerinden gönüllü milis birlikleri oluşturdu ve bu kuvvetleri Jandarma birliklerine takviye etti. Çemişgezek milis kuvvetleri bu harekatta şu şekilde konuşlandırıldı; Ulukale ve dolaylarındaki silahlı köylüler ile Şavak aşiretine mensup milis kuvvetleri Hadişar deresinin Doğu sırtlarını tutacak, Çemişgezek’in batı ve kuzeybatısındaki köylülerden oluşan milis kuvvetleri ile Çemişgezek mahalli Jandarma kuvvetleri Gülbahçe köyü ile Ardige arasındaki mıntıkayı tutacaklardı. Koçuşağı ayaklanması sırasında Çemişgezek sınırları içinde en yoğun çatışmalar kırklar dağı, Yılan Dağı ve Tağar Vadisi ile Ulukale civarında cereyan etmiştir.
1518 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında o döneme kadar sancak olarak idare edilen Çemişgezek liva haline getirilerek Diyarbakır eyaletine bağlanır.Bu yıllarda Çemişgezek kanunnamesi yayınlanarak buranın gelir, gider, ekonomi ve yönetim sistemi karara bağlanır. 1568 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile Çemişgezek sancağı Diyarbakır beylerbeyliğinden alınarak Erzurum beylerbeyliğine bağlanır.Bu tarihlerde sancak merkezi Çemişgezek’ e 9 nahiyenin bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Çemişgezek’ in Erzurum beylerbeyliğine bağlılığı fazla sürmez ve 1609 yılında tekrar Diyarbakır beylerbeyliğine bağlanır.Çemişgezek bu şekilde uzun yıllar Diyarbakır eyaletine bağlı bir sancak olarak idare edildikten sonra 1858 yılında kazaya dönüştürülerek Harput’ a bağlanır.